Siyaseti ve politikayı hep karıştırırız, siyaset hükümeti inceleyen sosyal alan, politika ise davranış, çıkış noktaları ve daha yumuşak olarak insanı ikna etme çabası olarak görüyorum. (Bir nevi eğip/bükme sanatı)
Bir siyasetçinin halkı iyi okuması lazım, insana dokunan, onu sabırla dinleyen, ah/vah etmeden.
Siyaset bir denklemdir, üstü ve altı memnun etme sanatıdır. Bir bulmacayı çözer gibi. Pazılın parçalarını aramak zordur, asıl maharet, resmi ortaya çıkarmaktır.
Tamer Dağlı adını daha önce duymuştum.
2015 yılında Ak Parti temayül yoklamasında çadırına giderek bizzat tanıştım.
Ardından 26 ve 27 dönem Adana milletvekilliği yaptı.
***
Tamer Dağlı’nın şöyle bir özelliği var.
Her kesimden dostları var. Saha adamı, sahayı çok iyi biliyor, sözü dinlenen biri.
Bir yere talipseniz, bir amacınız varsa, başarı kaçınılmazdır.
Ayrıca güzergahınızı belirleyip bir yola çıkıyorsanız ve tüm tedbirlerinizi de almışsanız, Allah sizin yardımcınız olur, şayet pandır-palas yola koyulup bir B planınız yoksa tıkanıp kalır, sizde bedeninizde iflas eder! Uçurumundan yuvarlanmanız an meselesidir, sizi kimse tutamaz!
***
Genel seçimlerde aday gösterilmeyince hakkında kulislerde çok kişi, çok şeyler konuştu. Bizbizeyiz, milletimiz gıybet etmeyi çok sever. Siyasetçi olursanız ağzı olan herkes, her şeyi konuşur!
***
Tamer Dağlı bir kenara çekilip ağlamadı. Bütün siyasi miting toplantılarına katıldığım için, onu hep en önde gördüm, hep destek verdi. Sabırlı bir politikacı.
Küsüp karalar bağlamadı yani...
İnadına teşkilatının yanında oldu hiç kopmadı. Arkasından konuşmadı.
***
Birbirimize kızdığımız zamanlarda oldu.
Ama hep sabırla dinledi. Açık sözlü ve düz insan. Benimde öyle olduğumu bilir!
TBMM’nde ilk ziyaretine gittiğimde röportaj yapmıştım, mecliste birlikte yemek yedik, arabasıyla beni Çevre ve Şehirciliğe göndermişti. Fatma Güldemet Sarı o zaman bakandı, bakanlığı 6 ay sürdü!.
***
Tamer Dağlı yeniden aktif siyasete dönünce, her kesimde adeta bir kıvılcım ateşi çakıldı! Demek ki milletvekilliği süresince her kesimin abisi, kardeşi, arkadaşı ve dostu olmuş!
Bunun için gayret ve çaba sarfetmiş!
Ayrıca dost biriktirmiş!
***
İlk dönem Ak Parti milletvekilleri halka dokunuyordu, hiç ayrım yapmadan hepsinin ayağına gidiyorlardı. Davet edilen tüm düğünlere, toplantılara katılırlardı.
İçinde en samimi olduğum Abdullah Çalışkan’la dostluğum ailesinden biri gibiydim. Tayyip Erdoğan’ın gözdesiydi. Her Adana’ya gelişinde mutlaka gazeteye uğrardı. Hep destekçisi oldum, evime gelip bizzat benden destek istemişti.
Ayhan Zeynep Tekin Börü, şimdi taşlar yerine oturunca kadın gibi kadındı. Her hafta ziyaretime mutlaka gelirdi. Ona zamanında çok haksızlık yaptım!
Abdullah Torun resmen efsaneydi.
Bunu sürdürebilirdi, lakin o Ankara’da oturmayı tercih etti ve bu şansını kaybetti, Adana’ya ilk TOK’leri getirmiş bir siyasetçiydi.
Ne Vahit Kirişçi ne Recep Garip Adana ile alakaları bile olmadı. Ali Küçükaydın’da Saimbeyli, Feke ve Kozan gibi ilçelere gitmekten, Adana’yı hep ıskalardı!
İlk dönem Ömer Çelik böyle kasıntılı değildi, şakalar bile yapardık birbirimize. Hakkını teslim edeyim, Türkiye’nin son yıllarda yetiştirdiği ender entelektüellerinden biri ve hep öyle kalacak! Umarım bir kitapta anılarını bizimle paylaşır!
Ayhan Zeynep Tekin Börü, Abdullah Çalışkan ve Abdullah Torun bu üçü Adana’yı adeta su yolu yaptı, halkla bütünleştirmişlerdi.
Her gelişlerinde halkın içindeydiler!
Kadro değişince…
Ardından hayal kırıklığı geldi.
Oy oranı artıkça, kibir de peşinden geliyordu. Bu uzunca bir zaman böyle sürdü. “Millet arkamızda” diyerek, bazen yanılış adımlar, geri vitese takmalar... her yanlış büyük faturalara neden oldu.
Dost acı söyler!
Pandemi, ekonomik kriz ve deprem ülkeyi sarsınca, özellikle depremde çok yara aldı. Ak Parti yavaş yavaş tabanını ve kitleleri kaybetmeye başladı.
Bir yerlerde yanlış yapıyorlardı.
Mutlaka biri onlara “Kral Çıplak” hatırlatması yapmalıydı. Bunu söyleyebilecek cesur bir yol veya dava arkadaşı yoktu.
Bülent Arınç zaman zaman hatırlatsa bile, mehteran takımı gibi, bir ileri bir geri adımları, inandırıcılığını da bazı kesimlerde kaybetti. Ağırlığı kilosundan ibaret kaldı. Birlikte yola çıktıkları partiden kopmalar başladı.Her kopan yerden yere vurdu hükümeti.
O tanıdığım Recep Tayyip Erdoğan, Recep Tayyip Erdoğan değildi.
***
2024 yılında yazımı İstanbul’da geçirdim, hep sokakta nabız yokladım, o yazımı yayımlamadım. Özellikle tesettürlü hanımlar hedef kitlemdi, Reis’in Kasımpaşa’dan kapı komşusuyla denk gelip konuştuğum da, bana anlattıkları, ne yazık ki onlarında hayalleri suya düşmüş!
Mütedeyyin kesim alev alev!
Sadece bir seçime bakıyor!
O denli yani!
İstanbul Türkiye’nin ortalaması.
Ama Türkiye’nin bana göre siyasetini de Adana belirliyor, kim ne derse desin?
Adana da umut varsa, Türkiye’de de var, demektir. Ekonomi iyi gitmiyor, tencere kaynamıyorsa, millet bitik demektir!
***
Yapay Zeka, dijital çılgınlık, mavi yakalıların hırsızlıkları o kadar can acıtmıyor, ama beyaz yakalılar hamuduyla götürüyor, sosyal medya da maalesef bir düzenleme olmadığı için, tuzaklar kaçınılmaz oluyor! Herkes bir şekilde dolandırılıyor, ben bile, halen peşimi bırakmış değiller. Verilerimiz güvende değil, her gün bir mail almaktan gına geliyoruz, umarım bunları rapor haline getirip, Kızılcahamam toplantısında dile getirirler, bu çok önemli, insanlar bütün birikimlerini kaptırıyorlar. Sonu hep acı bitiyor!
Bu anlamda mağdur olmuş insanlarımızı elbette Devletimiz korumalı!

NASIL BİR TEŞKİLATI ALDI?
Partiye gidip gelmeyen, umut kesen, hatta kervan geçmez, kuş uçmaz misali, telefonlara bakan sekreterya ve çayçı dışın da, Adana Ak Parti il binasına girip çıkan bir elin parmaklarını geçmiyordu.
Milletin ayağı partiden kesilmişti.
O denli yani.
BU TABLOYA RAĞMEN DAĞLI!
Reis millete; “Hep sabredin” diyor ya.
Taşrada siyaset yapanların elini kolunu bağlıyor.
Ekonomi/hayat pahalılığı, hukuk sistemi…
Marketlerde her gün değişen etiket fiyatları, emeklilerin yüzünü güldürmeyen kararlara rağmen, siyasetin uçuruma yuvarlandığı bir dönemde…
Büyük bir cesaretle ve girişimle Dağlı, işte böyle bir dağılmış, örselenmiş, dayak yemiş bir teşkilatın başına geçti.
18 Ocak 2025 tarihinde Adana Ak Parti il Başkanı oldu. Tabanda bir hareketlenme, bir dalgalanma olmadı desek yalan söylemiş oluruz. Tabanda karşılığı en olan, doğru hamleler yapan, sevilen, sayılan ve sözü değer bulan, “Adana da ki teşkilatın lideri benim, yücelirsek birlikte, batarsak birlikte” diyen, siyasi çevrelercede ciddi rakip görülen biri. Adana’nın iş dünyasında, patronlarla bir rahatlama söz konusu oldu. Biliyorum ki Ay döneminde kavga etmediği Oda başkanı kalmamıştı.
***
Tamer Dağlı takdir ettiğim bir siyasetçi, sözüne güvenilir, yol yürünür, sahayı iyi bildiği içinde, güven duygusunu vatandaşa geçirmiş biri.
Seçildiğinden beri, dört beş kez ziyaretine gittim, iğne atsan adeta yere düşmez… Ziyaretçi akınına uğruyor, talepler iletiyor, teşkilatın kurulduğu ilk günkü gibi.
Tamer Dağlı sağlam karakterli bir siyasetçi, yapacağını yapar, yapmayacağı konusunda da söz vermez. Her şeyi açık ve şeffaftır. Makam odasının kapısı da sonuna kadar açık!
Yapacağı tek şey, davet edilen yere giderken minik bir araştırma, kendi hanesine bir artı ekler, oraları ziyaret etmekle bir şey kaybetmez!
Bir iktisatçı ve bir ekonomist olarak mutlaka ve mutlaka bütün oda başkanlarının yanı sıra, önemli STK’ları ziyaret etmeli, görüşleri alınmalı.
Ne yalan söyleyeyim, torpil geçmeyeceğim, Kırgızistan’da şahit oldum, ablam olduğu için gurur duyduğum, şimdi en büyük destekçisi benim. Türk Dünyasını bir araya getiren, kültürel anlamda imzası olan ve hizmet veren (ÇED) Çukurova Edebiyatçılar Derneği Başkanı ve gazeteci Halise Tekbaş’ı mutlaka ziyaret etmeli. 10 yıldır Türk Dünyasının önemli şair, yazar ve edebiyat akımını bir araya getiriyor!
Ne gibi çalışmalar yapmış, ilk ağızdan dinlemeli ve destek vermeli.
***
Adanalı girişimcilerle, esnaflarla, sık sık bir araya gelmeli… Bunu yaparsa, halkın yüreğine girerse, insanlar birbirine anlatır, efsaneler anlattıkça büyür ve yaşar.
Teşkilatıyla birlikte halkın refahı için, hatalarını da, günahlarını da sevaplarını da bir tartıya koyup, rapor halinde yukarıya iletecek tek kişi, teke makam Başkan Tamer Dağlı’nın ta kendisidir.
Eğilip bükülmeden!
Bu girişimcilik ve profesyonellik yeterince var.
Neden bizde de bir “Fakı baba” olmasın.
Un var, şeker var, su var…
Helvayı yapmak kendisine ve teşkilatına kalmış!
Efsaneler kolay çıkmıyor!
Başarı sağlanırsa, bize alkışlamak düşer!
Yolun ve şansın açık olsun başkan, Allah yar ve yardımcın olsun...
***
Sevgili Doruk okurları, sevdiklerinizle birlikte, sağlıklı, huzurlu, mutlu nice güzel bayramlarınız olsun.
|